T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : 11395140-105[VUK1-21705]-E.529078 17.07.2020
Konu : İlişkili şirkete verilen borcun tahsil edilememesi durumunda verilen borca ilişkin adat faizi, kur farkı ve
KDV için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin ilişkili şirket statüsünde bulunduğu iki farklı
firmaya döviz ve TL cinsinden borç verdiği, aylık dönemler itibari ile adat faizi ve KDV hesaplanmak
suretiyle fatura düzenlendiği, yine aylık dönemler itibari ile döviz cinsinden olan alacakların kur
değerlemesine tabi tutulduğu, ancak söz konusu alacakların tahsil edilememesi nedeniyle dava
yoluna gidildiğinden bahisle borcun verildiği günden itibaren gelir kaydedilen söz konusu adat faizi,
kur farkı ve KDV için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı hususunda Başkanlığımız
görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
– 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe
muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.
Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tesbit
olunur.
Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da
caridir…”,
– 323 üncü maddesinde, “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak
şartıyla;
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık
ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu
karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen
miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu bağlamda, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra
safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine
rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük
alacaklar şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen şartları taşıyan alacaklar için karşılık
ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde ise
şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır. Alacağın tahsili güçlüğünün, objektif olarak
inandırıcı belgelerle ortaya konulması, şüpheli alacak uygulaması açısından önem arz etmekte olup,
kanun koyucu şüpheli hale geldiği ileri sürülen alacağın, ciddi olarak takip edildiğinin yargıdan
veya icra organlarından alınacak belgelerle tevsikini öngörmüştür.
Bunun yanı sıra, 334 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Katma Değer Vergisi için
Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılması” başlıklı 5 inci maddesinde, Vergi Usul Kanununun 323 üncü
maddesinde yer alan şartların mevcut olması, alacağın ilgili dönemin kayıtlarına girmesi ve katma
değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmesi halinde katma değer vergisinden kaynaklanan
alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesinin mümkün olacağı açıklanmıştır.
Ayrıca, mezkûr madde uygulamasında, döviz cinsinden alacakların dönem sonunda değerlenmesi
nedeniyle oluşacak kur farkları da asıl alacağın akıbetine tabi olduğundan asıl alacak şüpheli hale
geldikten sonra bu alacağa bağlı olarak (bu alacağın şüpheli alacak uygulamasına konu edilebilir
olmasına bağlı olarak) oluşan kur farkları için de şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün
bulunmaktadır. Ancak, döviz cinsinden alacakların dönem sonunda değerlenmesi nedeniyle
kambiyo zararı oluşması durumunda şüpheli alacakların, oluşan kambiyo zararı kadar azaltılması ve
ayrılan şüpheli alacak karşılıklarının da kambiyo zararı kadar azaltılarak konusu kalmayan bu
karşılıkların gelir hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın söz konusu olması,
alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması, bu kapsamda da
işletme kayıtlarına hasılat olarak girmiş veya ticareti yapılan/yapılacak mal veya hizmetin doğrudan
maliyetiyle ilgisinin olması ve bu mahiyetteki alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır.
Bu itibarla, ilişkili şirket statüsünde bulunduğunuz iki farklı firmaya borç verilmesinden kaynaklı
alacaklarınızın ve bunlara ilişkin kur farklarının, ticari faaliyetin elde edilmesi ve idame ettirilmesi
ile ilgili olmaması nedeniyle bu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün
bulunmamaktadır.
Ancak, söz konusu alacaklara aylık dönemler itibariyle hesaplanan adat faizleri ile bu faizlere ilişkin
kur farkları ve KDV için Kanunda yer alan şartların yerine getirilmesi durumunda şüpheli alacak
karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Bununla birlikte, şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması
gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha
sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim

Sosyal medyada paylaşın:
Share on facebook
Facebook
Share on pinterest
Pinterest
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
Linkedin